Şema Terapi Nedir

Şema, çocukluktan itibaren başlayan ve yaşam boyu tekrar eden kalıplardır. Bu kalıplar erken çocukluk döneminde deneyimlenmiş travmatik olaylar ve yetersiz ebeveynlik gibi geçmişte yaşanan durumlarla ilişkilidir. Düşünce, duygu ve davranış biçimlerini etkiler. Üzüntü, öfke ve kaygı gibi güçlü duyguların tetiklenmesine neden olur. Şema ve şema terapi nedir?

Şema terapi ise; kişinin olumsuz şemalarını tanımasına, kendi kalıplarını fark etmesine ve onları değiştirebilmesine yardımcı olmayı hedefleyen bir yaklaşımdır. Bu terapi yaklaşımının amacı, bireye sorunlarıyla nasıl baş edebileceğini öğretmektir. Kişinin çocukluk döneminde yaşadığı olumsuz deneyimlerinin günümüz yaşantısında düşünce ve davranışlarına nasıl yansıdığını keşfetmesini amaçlar.

Jeffrey Young ve arkadaşları tarafından 1980 yılında geliştirilmiştir. Kronik psikolojik rahatsızlıklar ve kişilik bozukluklarını tedavi etmek amacıyla yola çıkan bu yaklaşım, zamanla bilişsel davranışçı terapi ve diğer terapi ekollerinin birleşimiyle gelişmiştir. Bireysel, grup ve çift terapileri gibi farklı psikolojik sorunlarda da uygulanmaya başlanmıştır.

Şema terapi problemin asıl kaynağına giderek erken dönemde gelişen deneyimlerin, düşünce kalıplarını nasıl şekillendirdiği üzerinde çalışır. Bireyin farkındalığının artırılması hedeflenir. Uyum bozucu şemaların yeniden yapılandırılması ve sağlıklı davranış biçimlerinin geliştirilmesi için terapi seansları düzenlenir. Şema terapide kişinin ihtiyacına yönelik terapi teknikleri kullanılır.

Bu yazımızda 11 şema kalıbının içindeki “başkaları ile bağlılık” grubundan “duygusal yoksunluk “ve “sosyal izolasyon” şemalarına değinip, tanımlamaya ve onların nasıl değiştirilebileceğini aktarmaya çalışacağız.

BAŞKALARIYLA BAĞLILIK ŞEMALARI :

DUYGUSAL YOKSUNLUK ŞEMASI:

Duygusal yoksunluk şeması kişiye bazı şeylerin eksik olduğunu hissettirir. Yalnızlık hissi, kimsenin yanında olmadığı duygusudur ve bu duygunun çok erken yaşlarda deneyimlenmiş olmasıdır. Bu şemanın kökeninde soğuk ve sevgi vermeyen bir anne yer alır. Çocuğa sarılmayan, yeterli zaman ve ilgi vermeyen ve kucağında sallamayan bir anne profili vardır. Anne, çocuk ile gerçek bir bağ kuramaz. Çocuğun güven duyabileceği somut bir şey yoktur. Böylece çocuk, değer verildiğine ve sevildiğine dair bir şey hissetmez.

Duygusal yoksunluğun üç türü vardır. Bunlar; bakım yoksunluğu, empati yoksunluğu ve korunma yoksunluğudur. Bakım yoksunluğunda ilgi ve fiziksel sevginin yoksunluğu vardır. Empati yoksunluğunda, ebeveynlerin çocuğu anlayamaması, hislerinin uyumsuz olması, çocuğu yeterince dinlememesi gibi davranışlar barındırır. Üçüncü ve son olan; korunma yoksunluğu ise güç, yönlendirme ve rehberlik etmekten mahrum kalmadır.

Yetişkinlik döneminde; özellikle romantik ilişkilerde, duygusal yoksunluk şeması olan kişi ilişkiden bütünüyle kaçma eğilimindedir ve ilişkileri kısa süreliğine yaşar. Baş edebilme stratejisi olarak kaçmayı kullanır. Kişi hangi yolu seçerse seçsin duygusal olarak yoksun bırakılan bir durumun içine girer ve çocukluğundaki yoksunluğun tekrarını yaşar. Bu şemaya sahip bir kişi yaşadığı ilişkide partnerinin kendisini dinlemediğini, soğuk ve uzak olduğunu, yakınlaşma konusunda partnerinin uzak davranışlarda bulunduğunu ve duygularının anlaşılmadığını hissettiği anda, ilişkisinde tehlike sinyalleri kendini göstermeye başlamış demektir.

Bu durumlardan birkaçı yaşandığında şemalarda güçlü bir tetiklenme başlamıştır. Tam tersi durumda yani verici bir partnerle birlikteyken şemaların tetiklenmemesi için dikkat edilmesi gereken bazı davranışlar vardır. Örneğin; ihtiyacı olan şeyleri eşine ifade etmeyen birisi ihtiyaçları karşılanmadığında hayal kırıklığı yaşar. Hissettiklerini eşiyle paylaşmayan birisi anlaşılmadığını düşünür. Bunun sonucunda öfkelenir ve daha fazla ilgi arayışına girer. Bu kez eşini yeterince ilgi göstermemekle suçlar. Sonuç olarak partnerinden uzaklaşır. Bu durum kişinin yoksunluğunu, ilişkisini sabote ederek pekiştirmesine yol açar. Partnerinin zihnini okuyarak ihtiyaçlarını karşılamasını bekler. Bu nedenle ilişkide ihtiyaçları, istekleri ve duyguları dile getirmek önemlidir. Duygusal ihtiyaçlar karşılanmadığı zaman daha çok incinmeye ve öfkeye sebep olmaktadır.

DUYGUSAL YOKSUNLUK ŞEMASINI NASIL DEĞİŞTİREBİLİRİM?

*Çocukluk döneminizde yaşanılan duygusal yoksunluğunuzu anlamaya çalışın ve içinizdeki yoksun kalan çocuğu hissedin.
*Şu anda yaşadığınız ilişkilerinizde ne gibi yoksunluklar hissediyorsunuz gözlemleyin.
*Geçmişte yaşadığınız ilişkilerinizde tekrar eden örüntülerinizi netleştirin. Kaçınmanız gereken durumların listesini yapın.
*Soğuk olan bir partnerle güçlü bir kimyanız olsa bile uzak durun.
*Duygusal anlamda size cömert davranan bir partner bulduğunuzda, ilişkinize şans verin. Duygularınızı, isteklerinizi ve beklentilerinizi partnerinizle paylaşın.
*İlişkinizde ihtiyaçlarınızın karşılanması için ısrarcı davranmaktan ve partnerinizi suçlamaktan vazgeçin.

SOSYAL İZOLASYON ŞEMASI:

Sosyal izolasyon şemasında birincil duygu yalnızlık, diğeriyse kendini diğerlerinden farklı hissetmektir. Sosyal ortamlarda kendini diğerlerinden aşağıda hissetmenin sonucunda yoğun kaygı yaşanır. Yargılanmak ve olumsuz değerlendirilmek gibi diğer insanların ne düşündüğüyle ilgili olmak korkuya neden olur. Görünüş, kariyer, statü ve konuşmayı devam ettirme korkusu dışarıya yansır. Bu nedenle sosyal ortamlar kaygıyı tetikler ve kopukluk hissi verir. Bu şemadan muzdarip bir kişi, herhangi bir topluluğa ait olmadan kenarda bulunmayı tercih eder. Sanki görünmez bir kişi gibi, kendini yalnız hisseder.

Sosyal izolasyonun kökeninde; çocukluk döneminde gelişen bazı fiziksel özellikler yüzünden (örneğin; kekelemek, görüntü, boy ve kilo gibi) diğer çocukların kendi gruplarında dışlaması yatabilir. Bunun yanı sıra dalga geçilmesi ya da diğer çocuklar tarafından reddedilmek, kişinin kendinin çok farkında olmasına neden olur. Bir süre sonra reddedilmekten kaçınma davranışı arkadaş edinmekten vazgeçmeye dönüşür.

Bir diğeri, aile yapısının çevredekilerden farklı olmasıdır. Örneğin; ailenin dil, din, ırk ya da etnik köken olarak farklı olması ya da günlük alışkanlıklarının farklı olmasıdır. Ailenin sürekli bir yerden başka bir yere yerleşerek uzun kalmaması da sosyal izolasyona neden olan etkenlerdendir. Örneğin; ailesinin sürekli tayin nedeniyle yer değiştirmesi sonucunda çocuk, sürekli yeni bir ortama adapte olmaya çalışır bu durum kendini diğerlerinden farklı hissetmesine yol açar ve sosyal izolasyona neden olur.

Bazen de ebeveynlerin eleştirici olması sosyal izolasyonu tetikleyebilir. Sürekli eleştiri almak, kişinin kendini yetersiz ve farklı hissetmesine yol açar. Bunun sonucunda insanlarla etkileşimde olmaktan kaçınma davranışları gelişir.

Sosyal izolasyonun kökenindeki bir diğer etken, çocukken pasif olmak vardır. Sizden beklenenleri yapıp kendi seçimlerinizi, isteklerinizi üretememek diğer kişilere kendinizden sunacak bir şeyiniz yokmuş gibi hissettirir. Bu durumda, diğerleriyle iletişime geçmek kişiye yük gibi gelebilir. Bu örüntü, kişinin kaygılı ve sosyal ortamlardan izole yaşamasına yol açar.

Her bireyin belli bir seviyeye kadar sosyal izolasyon şeması vardır. Kişinin kendini güvensiz hissettiği konular ya da kabul edilip edilmeme ile ilgili yönlerimiz vardır. Hemen hemen herkes biraz da olsa bir reddedilme yaşamıştır. Burada önemli olan bu reddedilmenin ne kadar yaygın ve travmatik olduğudur. Sonuç olarak; sosyal izolasyonun erken yaşlarda başlaması, şemanızın da bir o kadar güçlü olmasına yol açar.

SOSYAL İZOLASYON ŞEMASINI NASIL DEĞİŞTİREBİLİRİM?

*Çocukluğunuzda izole olmuş veya kendinizi aşağıda hissetmenize yol açan o çocuğu anlamaya çalışın.
*Kendinizi kaygılı hissettiğiniz sosyal durumların bir listesini yapın.
*Grup aktivitelerinden kaçındığınız durumların listesini yapın.
*Farklı hissetmenize yol açan durumları telafi etmeye ve o hislere karşıt saldırıya geçme yollarının listesini yapın.
*Sizi kırılgan ve aşağı hissettiren kendinizdeki özelliklerinizi not alın.
*Kusurlarınızın üstesinden gelebilmek için değişim planlamaları yapın.
*Değiştiremeyeceğiniz kusurlarınızın önemini tekrar ele alın.
*Sosyal ortamlarda konuşma başlatmak için çaba gösterin.
*Grup içindeyken kendinizi olduğunuzdan farklı göstermeye çalışmadan kendiniz gibi davranmaya çalışın.

Psikolog Funda Buharalı.

Antalya Psikiyatri, Antalya Psikoterapi Merkezi.