İlaç ve Psikoterapi İle OKB Tedavisi
Günde 1 saatten daha uzun zaman alan, belirgin sıkıntıya ya da işlevsellikte önemli ölçüde bozulmaya neden olan takıntı ve zorlantılar (obsesyon ve kompulsiyonlar) tedavi edilmelidir. Bu özellikler ortaya çıktığında artık basit takıntılar söz konusu olmayıp, OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) ortaya çıkmıştır.
Obsesyonlar ego-distoniktir. Yani kişiye yabancı gelip, istenen ve denetimde olan bir şey değildir. Şizofreninin tersine kişi obsesyonların kendi zihninin ürünü olduğunu, dışarıdan yüklenmediğini bilir.
Kompulsiyonlarda ise amaç haz almak ya da doyum sağlamak değildir. Kişi obsesyona eşlik eden sıkıntıyı azaltmak veya korktuğu olay ya da durumdan korunmak istemektedir.
Yaşam boyu görülme sıklığı %2-3 olan OKB, kadınlarda biraz daha fazla ortaya çıkar. Çoğu kez bir psikiyatriste gelip, tedavi olana kadar 5-10 yıl geçer. %80 vaka 25 yaşın altında başlamakta, kronik seyirli bir hastalık olmasına karşın, OKB belirtileri zaman zaman 6 aydan uzun süreler kaybolabilmektedir. Bundan dolayı OKB tedavisi için erken başvuru nadirdir.
Kirlenme, zarar verme korkusu ve simetri gereksinimi en sık görülen ilk üç obsesyon çeşidi iken, kontrol etme, yıkama-temizleme ve tekrarlama-sıralama kompülsiyonları ise en sık rastlanan kompülsiyonlardır.
OKB de İlaç Tedavisi:
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavisinde serotonin geri alımını durduran ilaçlar kullanılır. Klomipramin, fluoksetin, fluvoksamin, paroksetin, citalopram, essitalopram ve sertralin bu grup ilaçlardır.
Tedaviye başlanan hastalarda çoğu kez 15-20 gün içinde olumlu etkiler başlasa da anlamlı klinik yanıtın 8-12 haftaya uzadığı da olabilir.
En az 3 serotonin geri alım inhibitörü (klomipramin mutlaka denenmiş olacak) ve bilişsel davranışçı terapi uygulandığında hastaların çok büyük kısmı düzelir. Bu birinci basamak tedavidir. Tedaviye cevap vermeyen OKB vakalarında güçlendirme tedavisi uygulanır. Klonazepam, buspiron, lityum ve antipsikotikler güçlendirme tedavisinde tercih edilen farklı ilaçlardır. Bunlara yanıt alınamadığında klonazepam, MAO inhibitörü ve buspiron ile alternatif monoterapi kullanılır. Damar yolu ile klomipramin ve EKT ise bir sonraki tedavi aşamalarıdır.
Serotonin geri alımını durduran ilaçlar genel anlamda antidepresan ilaçlardır. Halk arasında yanlış bilinen ‘’Antidepresan ilaçlar tedavi etmez, sadece sorunun üzerini örter’’, ‘’Antidepresan ilaçlar çözüm değildir, beyni uyuşturur’’, ‘’Antidepresan ilaçlar bağımlılık yapar’’, ‘’Antidepresan ilaçları kullanmaya başlarsan ömür boyu kullanmak gerekir’’ gibi bilimsel dayanağı olmayan hurafelere inanmamak gerekmektedir.
Düzenli psikiyatrist takibinde antidepresan ilaç tedavisinden zarar görülmez. Tedavi başlangıcında bazı yan etkiler görülse de bunlar geçici olup psikiyatristiniz tarafından size ayrıntılı olarak bahsedilecektir. Zaman zaman kan testleri ile karaciğer ve böbrek fonksiyonları da değerlendirilir.
Antidepresan ilaçlar serotonin düzeylerini etkileyerek doğrudan tedavi edici etki gösterdikleri gibi, motivasyonu arttırıcı ve psikoterapinin etkilerini kolaylaştırıcı faydaları da vardır. Ortalama 1-2 yıllık ilaç kullanımı ve tedavinin bilişsel davranışçı terapi ile desteklenmesi %100’e yakın başarıyı getirir.
OKB tedavisinde kullanılan seçici serotonin gerialım inhibitörü ilaçlardan kısaca bahsedersek;
Fluoksetin: Günde 20-60 miligram kullanılır. OKB’ de etkinliği 8-12 haftayı bulabilir. Sıkıntı, bulantı, iştah azalması, uykusuzluk ve kilo kaybı gibi geçici yan etkilere sahiptir.
Sertralin: Etkili dozu 50-200 mg/gün’dür. Sıkıntı, bulantı, iştahsızlık, uykusuzluk, kilo kaybı, ishal, ellerde titreme, cinsel istekte azalma, geç boşalma gibi yan etkilere sahiptir. OKB tedavisinde ilk tercih ilaçlardandır.
Fluvoksamin: OKB tedavisinde etkin dozu günde 100-300 miligramdır. Sertralin ile benzer yan etkilere sahiptir.
Paroksetin: OKB tedavisinde 20-60 mg/gün dozunda kullanılır. Bu ilaçta da etkinin ortaya çıkması 8-12 haftalık bir süreçte olur. Yan etkiler benzerdir.
Citalopram: Ülkemizde 20 ve 40 miligramlık tabletleri vardır. Obsesif kompulsif bozukluk tedavisindeki etkili dozu günde 20-60 miligramdır. Sıkıntı, bulantı, cinsel istek azlığı gibi yan etkilere sahiptir.
Essitalopram: 10-20 mg/gün dozunda kullanılır. Tedavide popüler ilaçlardandır. Benzer yan etkileri vardır. Etki başlaması biraz daha erken ve hızlıdır.
Obsesif kompülsif bozukluk tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar ise;
Klomipramin: OKB tedavisinin en temel ve klasik ilacıdır. Serotonin ve noradrenalin gerialımını durdurarak nöronal aralıkta serotonin ve noradrenalin seviyelerini attırarak etki eder. Diğer ilaçlara referans olmuş eski bir ilaçtır. Tedavideki yeri tartışmasız bir numara olmasına karşın yan etkilerinin fazlalığı nedeniyle kullanımı giderek azalmaktadır. Kilo alma, uyku artışı, ağız kuruluğu, ortostatik hipotansiyon, kabızlık, sersemlik, bulantı, kalp ritminde bozulma gibi yan etkileri vardır. OKB tedavisinde etkili dozu günde 75-300 miligramdır.
Venlafaksin: Yeni nesil serotonin ve noradrenalin gerialım inhibitörüdür. OKB tedavisinde etkili dozu 75-300 mg/gün’dür. Bulantı, iştahsızlık, uykusuzluk, kabızlık, kilo kaybı, tansiyonda yükselme yapabilir.
MAO İnhibitörleri: Tiraminden zengin yiyeceklerle alındığında serebrovasküler kanama yapabilecek kadar ağır hipertansiyon krizleri yapabildiğinden kullanımı kısıtlıdır. Ülkemizde moklobemid bulunmaktadır. Selektif ve reversibl etkili olup tiraminle etkileşme olasılığı zayıftır. Çok dirençli vakalar hariç, başka seçenek ilaçlar bulunduğundan MAO inhibitörlerinin kullanımı çok azalmıştır.
Benzodiazepinler: Benzodiazepinler OKB tedavisinde yardımcı ilaç olarak kullanılırlar. Bağımlılık yapma riskleri olup, kötüye kullanımı sıktır. Psikiyatristiniz alprazolam ve klonazepam gibi benzodiazepinleri kısa süreli kullanıp, doz düşürerek kesmeyi tercih edecektir.
Antipsikotik ilaçlar: Risperidon, olanzapin, ketiapin gibi yeni nesil antipsikotikler OKB tedavisinde özellikle güçlendirme amacıyla yardımcı tedavide kullanılırlar.
OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) Tedavisinde Psikoterapi:
Bir anksiyete bozukluğu olan OKB de tüm anksiyete bozukluklarında olduğu gibi, normal bir düşünceyi tehlikeli olarak algılama şeklinde bilişsel bir çarpıtma, bunun gereği olarak da gerekenleri yapma ihtiyacı, yapmadığı taktirde aşırı sorumluluk altında kalmanın getirdiği kaygı ve sıkıntı söz konusudur.
OKB tedavisinde psikoterapi bu ilkeleri temel alır. Psikoterapideki amacımız düşünce yanlışlarının bulunması ve bunların daha işlevsel olanlarla değiştirilmesidir. Bu amaçla kullanılan psikoterapi tekniği bilişsel terapidir.
OKB hastalarında şu bilişsel çarpıtmalar bulunur.
- Kişi düşünce ile eylem yapmanın aynı şey olduğunu varsayar. Yani ellerinin kirli olduğunu düşünen hasta gerçekten elleri kirliymiş gibi hisseder ve doğal olarak temizleme ihtiyacı duyar. Ya da bebeğine zarar verebileceği düşüncesi aklından geçen bir anne, bunu gerçekten yapmış gibi hissederek büyük sıkıntı ve suçluluk duyar. Bu duruma psikiyatri-psikoloji dünyasında düşünce-eylem birleşmesi denir.
- OKB’li hastalar düşündükleri şeylere gerçek dışı anlamlar yüklerler, düşündüklerinin o olayı ortaya çıkaracağına inanırlar. Yani kişinin aklına gelen kötü bir şey, kötülüğün gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu duruma büyüsel düşünme denir.
- OKB hastalarında ‘’ya ocağı söndürmediysem’’, ‘’ya ütüyü prizde bıraktıysam’’, ‘’ya bebeğime zarar verirsem’’, ‘’ya kapıyı kilitlemediysem’’, ‘’ya gerçekten çıldırırsam’’ şeklinde ‘’YA OLURSA, YA GERÇEKTEN YAPARSAM’’ düşünceleri bulunur.
- OKB’li hastalar düşüncelerine aşırı değer verir, aşırı önemserler. Örneğin, OKB’li bir hasta kötü bir olay düşündüğünde, bunun olma olasılığının yükseldiğini varsayar.
- Felaketleştirme olarak adlandırılan tehlikeyi aşırı büyütme durumu OKB’de sık görülür. Kişi, sıradan bir baş ağrısını beyin tümörüne bağlayabilir.
- OKB’de belirsizliğe katlanılamaz. Birey her şeyi tam olarak kontrol edemediğinde huzursuz olur.
- Mükemmeliyetçilik Obsesif Kompülsif Bozuklukta önemli bir özelliktir. Her şeyi dört dörtlük yapma ihtiyacı, her olasılığı değerlendirip, aşırı kontrol etme ihtiyacı sıklıkla görülür. Her şey yerinde ve zamanında olacak, hataya müsamaha gösterilmeyecektir.
- OKB’de ya hep ya hiç tarzı düşünme vardır. Bir şey ya doğrudur, ya da yanlış. Orta yol hiç bulunamaz. Örneğin, kişi tam güvende değilsem, büyük tehlike altındayım diyebilir. Yarışmada birinci gelemediyse, o en yeteneksiz sporcudur.
- Aşırı sorumluluk düşünceleri OKB’nin tipik özelliklerindendir. Kişi başkalarına hastalık bulaştırmamak, masum insanlara bilmeden bile olsa herhangi bir zarar vermemek için kendinde aşırı sorumluluk hisseder, bu sorumluluk altıda giderek ezilir.
- Aşırı ahlakçılık olarak tanımlanan, kişinin en küçük bir yanılgısında dahi cezalandırılması gerektiğine ait inancı bir OKB özelliğidir.
- OKB’li hastalar takıntılı davranışlarını yerine getirirken, sevdiklerini koruduğu gibi soylu bir görevi yaptığı inancındadır.
- OKB’de hiçbir zaman bardağın dolu tarafı görülmez, her zaman kötümser bir bakış açısı vardır.
Yukarıdaki düşünce çarpıtmaları ve genellemeler bilişsel terapi ile daha akılcı ve işlevsel düşüncelere çevrildiğinde OKB tedavisi sağlanmış olacaktır. OKB tedavisinde bilişsel terapiyi bu amaçla kullanırız.
Davranışçı terapi ile OKB tedavisinde ise sıkıntı ortaya çıkaran uyaranlarla alıştırma yapılır ve korkunun üstüne giderek söndürülmeye çalışılır. Sık aralıklarla yapılan alıştırmalardan büyük yarar görülür.
Bilişsel ve davranışçı terapilerin kombinasyonunun en iyi neticeyi verdiği tüm psikiyatri kılavuzlarında belirtilmektedir. Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezi olarak biz de OKB tedavisinde bilişsel-davranışçı terapiyi kullanmakta ve önermekteyiz.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Psikiyatrist ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.