Psikosomatik Bozukluklar
Somattoform Bozukluklar Ruh ve beden arasındaki ilişki psikosomatik terimi altında incelenmektedir. Psikosomatik tıp, insanı biyolojik-fizyolojik özellikleri, ruhsal-psikolojik yapısı ve sosyal-kültürel-çevresel yapısıyla ele almaktadır. Psikosomatik bozukluklar birkaç tipe ayrılır.
Psikosomatik organ bozuklukları: Mide, onikiparmak bağırsağı ülserleri, Crohn hastalığı (iltihaplı ince bağırsak koliti), ülseratif kolit (kalın bağırsağın iltihaplı koliti), astım, romatoid artrit, bazı egzema türleri, zehirli guatr (hipertiroidi), hipertansiyon gibi hastalıklarda ana kusur ruhsal-psikolojik bozukluk olup, organsal bozukluk sekonder olarak meydana gelmektedir.
Fonksiyonel bozukluklar; Kalpte çarpıntı, ritm bozukluğu, tansiyonda ani düzensizlik, gaz, yemeklerle ilgisiz geğirme, sindirim güçlüğü, hazımsızlık, şişkinlik, ishal ve kabızlık gibi dışkılamada düzensizlik, idrarını tutamama , sık idrara çıkma, organik olmayan iktidarsızlık (empotans), el ve ayaklarda terleme, soğukluk gibi kan dolaşımına ait bozukluklar, sebepsiz deri kaşıntıları gibi bozukluklar organlarda herhangi bir bozukluk olmadan, ruhsal-psikolojik-duygusal nedenlerle ortaya çıkmaktadır.
Somatopsişik bozukluklar; Burada ana faktör kanser, böbrek yetmezliği , ağır ameliyatlar, sakat bırakan kaza ve travmalar gibi kişinin yaşam kalitesi ve ömrünü etkileyen organik bozukluklar olup, tepkisel olarak hastanın ruhsal-psikolojik yapısı bozulmaktadır.
Psikosomatik hastalıkların görülmesinde genetik, fizyolojik-bedensel, psikolojik-ruhsal ve çevresel etkenler rol oynamaktadır.
Çocuğun psikofizyolojik gelişiminde genetik yapının yanında, doğum öncesi (prenatal) ve erken çocukluk dönemi (ailesel) yapılandırıcı olmaktadır.
Annenin gebelikte yaşadığı fiziksel travmalar, radyasyona maruz kalma, hormon bozuklukları, ilaç veya toksik madde alımı, annenin yaşadığı ruhsal gerilimler, anne ya da ailenin doğacak bebekle ilgili beklentileri, tutumları prenatal faktörler olarak bebeği anne karnında etkilemektedir.
Erken çocukluk döneminde ailesel faktörler çok önemlidir.
- Aile bireylerinin somatize eden bireylerden oluşması
- Ebeveynlerden herhangi biri veya ikisinin kronik bir hastalığa sahip olması
- Ebeveynlerin çocuk sağlıklı iken çok beklentili olup, ödüllendirici olmayan, hastalandığında ise aşırı ilgili, sevecen, ödüllendirici davranışları
- Ebeveynlerin ruhsal-sosyal-ekonomik krizlerle baş etmede yetersizlikleri,
- Bir şey elde etmek veya cezadan, ödevlerden, sorumluluklardan, görevlerden kaçmak için kasıtlı hasta taklidi yapmak
- Bireylerin birbirlerinin ilgilerini çekmek için psikodramatik rollere girmesi, erken çocukluk döneminde çocuğu etkilemektedir.
Psikosomatik hastalıklardaki bedensel belirtiler, kişinin erken çocukluk döneminde ruhsal algı ve duygularının sentezinin bedensel düzeyden ruhsal düzeye geçmesindeki yetersizlikten kaynaklanmaktadır.
Böyle kişilerde bireyleşme gelişimindeki aksaklık, eksiklik, kişinin şuur altında bilinç dışı olarak yaşadığı yalnız bırakılma, terkedilme korkuları, çaresizlik, umutsuzluk, öfke duyguları, ileride fizyolojik-bedensel faktörlerle de birleşerek, organik hastalığın meydana gelişini kolaylaştırır.
Bu kişiler bilinç dışında ebeveynlerine ya da onlara bakan bakıcılarına tutsak, bağımlı kalmışlardır ve erişkin yaşantılarında bu bağımlılığı eş ve iş ortamındaki bireylere aktararak sorumluluk duygusundan kaçmakta hep bir koruyucu, ödüllendirici destek aramaktadırlar.
Somatizasyon bozukluğunun görülme sıklığı kadınlarda erkeklere göre 8-10 kat daha fazladır. Eğitim düzeyi düştükçe, sosyoekonomik düzey geriledikçe, kırsal kesimde ve doğu ülkelerinde daha yaygın olarak görülmektedir.
Sosyoekonomik etkenler, eğitim ve alt kültür ruhsal-psikolojik sıkıntının hangi oranda bedensel belirti olarak dışa vurulacağını belirlemektedir.
- Göğüs ağrısı
- Çarpıntı
- Bulantı
- Tansiyonda ani inme ve çıkma
- Halsizlik
- Karında şişkinlik, gaz, geğirme
- Baş ağrısı
- Baş dönmesi
- Adet düzensizlikleri
- Ağrılı adet görme
- Cinsel isteksizlik, cinsel soğukluk
- Ağrılı cinsel birleşme
- Nefes darlığı
- Kas, eklem ağrıları
En sık görülen somatizasyon fiziksel duyumlarıdır.
Tedavi; Somatizasyon bozukluğunda ülkemizde ve dünyada uygun tanı yeterince konamamakta ve yeterince tedavi edilememektedir. Bu hastalara klinik tıp branşlarınca tamamen organik gözle bakılarak gereksiz ve uzun süre ağrı kesiciler, vitaminler, antibiyotikler verilmektedir.
Aşırı ve gereksiz ilaç kullanımı, hastada ilaca karşı direnç gelişimine ve madde kötüye kullanımına yol açmakta, hasta-hekim ilişkisinde güven kaybına yol açmakta, hastayı tıp dışı alternatif tedavilere yöneltmekte, ekonomik ve iş gücü kayıplarına yol açmaktadır.
Hastanın tedavisinde hasta doktor ilişkisinin güvenilir olmasına dikkat etmek çok önemlidir. Sende bir şey yok, senin bütün sorunun kafanda; şeklindeki yaklaşım tamamen yanlıştır. Hastanın hastalıklarının gerçekliği kabullenilmelidir. Belirli ve kesin bir tedavisi olmadığı kabullenilmeli, hemen iyileşme ya da tamamen düzelme beklentisine girilmemelidir.
Bedensel belirtilerden ziyade bilinç altındaki sorun ve çatışmalara odaklanmalıdır. Uygun durumlarda aşırı talepler, dikkat çekici davranışlar ve yönlendirmelere katı sınırlamalar getirilmelidir.
Depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik durumların varlığında psikotrop ilaçlardan yararlanılabileceği gibi YAPILANDIRILMIŞ DAVRANIŞ YÖNELİMLİ GRUP TERAPİLERİNİN somatizasyon bozukluğu tedavisinde en etkili metod olduğu kabul edilmektedir.