Ergenle İletişim
Ebeveynlerin ergenle ilişkisindeki sabır, cesaret, yaratıcılık ve doğru yaklaşım çocukluktan yetişkinliğe geçişteki çok kritik bu dönemi doğrudan etkilemektedir.
Çocuk açısından bu dönem ne kadar zorlu ve çalkantılı ise ebeveynler yönünden de bir genç yetiştirmek o derece güç bir süreçtir.
İyi bir aile ortamı nihai kararlarını kendisi vermesi gereken ergenin güvenli seçimler yapmasını ve daha az risk almasını sağlayacaktır. Bu kritik dönemde kayıpların ve kazanımların, umut ve ümitsizliğin, cesaret ve güçsüzlüğün, kırılma ve onarımların birbiri içine geçtiği inişli çıkışlı bir ilişkiler yumağı yaşanacaktır. Ebeveynlerin gençle kuracakları sıcak, yakın ve kuvvetli bir ilişki gencin özsaygı ve özgüven gelişimini olumlu yönde etkileyerek kötü arkadaş gruplarından, alkol ve madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklardan, suça karışmaktan ve cinsel risklerden korunmasını sağlayacaktır.
Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişki, çocuğun diğer tüm ilişkilerini etkileyecek temeldir. Bu ilişkinin tutarlı, pozitif, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı, sıcak, güven verici bir tarzda olması çocuğun daha sosyal, olumlu düşünen, sıcak karakterde, empatik olmasını sağlar. Bu çocukların özgüven ve özsaygıları yüksek, işbirliğine açık ve depresyona yatkınlıkları düşüktür.
Ebeveynin çocuğa yaklaşımında müdahalecilikten uzak gözlemci-koruyucu bir yaklaşım istenen bir özelliktir. Ergenin uğraşlarıyla ilgilenen, arkadaşlarını ve ailelerini tanıyan anne babaların çocuklarında kötü alışkanlıklar edinme, yalan söz dinlememe, isyankar eylemlerin görülme sıklığı azalmaktadır.
Gençlerin fikirlerine saygı göstermek, gencin özgürce düşünmesini, fikir ve inançlarını cesurca geliştirmesini sağlar. Bu sayede ergen, duygularının güçlü ve zayıf, iyi ve kötü yanlarının farkındalığına daha rahat varır. Ebeveynler kendi düşünceleri farklı bile olsa ergenin fikirlerine saygı duymalı, sınırlı kontrol altında gencin sorumluluk almasını desteklemelidir. Tersi durumlar gencin kendine güvenini zedeleyebileceği gibi suçluluk ve isyan duygularını körükler, depresyon ve antisosyal özelliklere zemin hazırlar.
Yukarıdaki temel yaklaşımlar basit gibi görünse de uygulamalardaki ufak sapmalar ergende hayal kırıklığına ve öfke patlamalarına yol açabilir. Ebeveynlerin kendilerini eğitmeleri ve ergen düşünce yapısını öğrenmeleri önemlidir.
Ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte zaman geçirmeleri ilişkinin temelidir. Ergenlikle birlikte ebeveyn-çocuk ilişkisinin önemi hiçbir zaman kaybolmaz. Gençle gidilecek bir konser, bir gezi, bir piknik, bir spor müsabakasını birlikte izlemek bir çok kapıyı kolayca aralayabilir. Sevgi ve saygıya dayalı, hoşgörülü ve sıcak bir ilişki disiplinize etmede büyük işe yarar. Böyle bir ilişki, ergenin disiplinin sert ve sıkıcı yanlarını tolere etmesini kolaylaştırır.
Gencin bağımsızlık isteği, değişim ve ayaklanma arzusu, aile kuralları ve sınırlarını zorlarken, ergen aslında ailenin sağladığı sınırların ona verdiği güven hissini itiraf edememektedir. Kural ve standartlar bunaltıcı gibi görünse de dünyayı tanımayan ergen için bir rehber ve harita görevi görecektir. Sınırları ve standardı belli, tutarlı kurallar ergenle işbirliği içinde uygulandığı takdirde iki tarafında hayatını kolaylaştıracaktır. Disiplin ve kural koyma süreci ergenle birlikte ele alınmalıdır. Kuralların ve karşı davranış neticesindeki olası sonuçların önceden konuşulması doğru bir yaklaşımdır. Genç kuralları ihlal ederse bu hemen ebeveynlerin otoritesine bir isyan gibi algılanmamalıdır. Kuralların hatırlatılması ve tekrar gözden geçirilmesi ergenin uyumunu sağlamaya yetebilir.
Disiplin, çocuklarımızın bizler gibi düşünmesini beklemek değildir. Çocuklarınız sizler gibi düşünmese de doğru davranış örüntüleri geliştirebilir. Çocuğu sevgisiz bırakarak, küserek ve ya suçluluk hisleri verecek şekilde disiplinize etme uygulamadaki büyük hatalardandır. Anne babanın hayat tecrübesi bağlamındaki açıklayıcı önerileri, fikirlerini doğrudan empoze etme noktasına gelmemeli yani psikolojik kontrole dönüşerek amacından sapmamalıdır. Kendini özgür hissetmeyen genç tersini uygulama yoluna giderek olumsuz kararlara yönelebilir. Dayatma hissi, ergen için en kötü algılardan biridir. Ebeveynlerin temel yaklaşımı, çocuğun kendisini kontrol etmek yerine onun davranışını kontrol etmek olmalıdır.
Ergenin özgürlük ve otonomisine saygılı, onun duygu, düşünce, etkinlik ve davranışlarına gerçek bir ilgi ile kurulacak işbirliği ve olumlu bir ilişki, ergenle iletişimin püf noktasıdır.
Ebeveynler ergenle iletişim, sağlıklı ve etkin bir iletişim kurmak için aşağıdaki özelliklere dikkat etmelidir.
- Öncelikle ergenliğe özgü gelişimsel özellikler hakkında bilgi sahibi olun ve çocuğunuzun bu özelliklerden ne ölçüde etkilendiğini saptayın.
- Çocuğunuzun ihtiyaçları ile ilgilenin ve her türlü sorununda yanında olacağınızı hissettirin.
- Onu dinleyin ve göz iletişimi kurun.
- Başkalarının yanında eleştirmeyin, onu küçük düşürmeyin.
- Ondan izinsiz sırlarını kimseyle paylaşmayın.
- Tavırlarınız çok yukarıdan veya çok alttan alır tarzda olmasın.
- Ona sinirlendiğinizde hemen ceza vermek ya da suçlayıcı sözler söylemekten kaçının.
- Eleştirilerinizi olayın ana fikrinden uzaklaşmadan yapın. Örneğin; Futbol oynarken arkadaşıyla kavga eden çocuğunuzun sadece kavga olayını konuşun. Ders çalışacağına top peşinde koşmasaydın gibi bir yaklaşıma girmeyin.
- Aktif bir dinleyici olun. Dinleme sırasında ilginizi ve olumlu duygularınızı ona hissettirin, sözünü kesmeyin.
- “Neden?” yerine “ Ne oldu?”, “Sen ne düşünüyorsun?” gibi onu sorgulayıcı ve yargılayıcı değil, fikrini alıcı, değer verici sorular sormaya dikkat edin.
- Onunla ilgili konuları bilmezlikten gelmeyin, hiçbir konuda yalan söylemeyin.
- Onunla bir büyükle konuşur gibi konuşun. “Sen küçüksün”, “Sen bilmezsin”, “O senin işin değil” gibi hitaplar sağlıklı iletişimi bozacaktır.
- Küçük düşürücü, hakaret içeren kelimelerden kesinlikle kaçının.
- Herhangi bir sorununda sorunu onun yerine çözmek ya da anlayamayacağı açıklamalar yerine, beraberce çözme becerilerini ya da çözümleyici aşamaları çalışın.
- Çocuğunuza her şartta ve her durumda onu sevdiğinizi, kabul ettiğinizi ve seveceğinizi hissettirin.
- Bir konuyu konuşurken ya da sorunu çözerken önce olumlu yönlerden bahsedin, yavaş yavaş olumsuz yönlere geçebilirsiniz.
- Sözleriniz ve yaptıklarınızla tutarlı olun. Yapamayacağınız sözler vermeyin.
- Öngörülü olun. Herhangi bir konuda çatışma yaşanmadan çözüm üretmeye çalışın.
- Onunla ilgili kararlarda mutlaka fikrini alın. Bu illaki onun düşüncelerinin uygulanacağı anlamına gelmez. Çocuk son kararların yine de sizde olduğunu bilmelidir.
- Ailenin yemek, uyku, eğlence gibi rutinlerinin düzenli olması çocuğun güvenlik duygularını pekiştirir ve iletişimi kolaylaştırır.
- Gerçekçi ve uygulanabilir hedefler koyun ve bunların arkasında durun. Hedef ve uygulama unsurlarında önceden uzlaşın, belli bir esneklik payı bırakın. Örneğin;Tüm sınavlar bittikten sonra, okulun kapanmasına birkaç gün kala, devamsızlık hakkını doldurmuş birkaç çocuk haricinde kimsenin okula gelmediği bir zamanda, devamsızlık yapmayacaksın demek gerçekçi bir hedef değildir.
- Ergen bazen kastetmediği şeyleri söyleyebilir. Onun yanlış anlamamak için iyi dinleyin ve farklı açılardan sorarak değerlendirmeye çalışın.
- Ona güvendiğinizi beli ederek bazı sorumluluklar verin. Başarılı olduğunda ve güveninizi boşa çıkarmadığında ödüllendirin.
- Problem anında hedefiniz çocuğunuz değil, sorunlu davranışı ortadan kaldırmak olmalıdır. Blöf yapmaktan, gözdağı vermekten kaçının.
- Mümkün olduğu kadar çözümlenmemiş, halı altına süpürülmüş sorunlar bırakmayın. Her sorun ve çatışma makul bir sonuca bağlanmalıdır. Yeni bir tartışmada eski defterleri açmayın.
- Ergeni tecrübesizlikle suçlamayın.
- “Ben senin yerinde olsam şöyle yapardım” yaklaşımını kesinlikle kullanmayın.
- Demokratik olmakla disiplinsizliği birbirine karıştırmayın. Çocuklarınız sizin arkadaşınız değildir. Gencin aykırı ve sorunlu her tutumunu hoş görüp, yaptırım uygulamamak da ona zarar verebilir. Ergenler bu durumda kendilerini daha çok boşlukta hisseder ve riskli eylemlere girebilir.
- Haklı haksız çatışmasına girmeyin, her sorunda suçlu ya da sorumlu aramayın. Ergen Terapisi Antalya, 12.09.2013 / Antalya