Boşanma Çocuğu Nasıl Etkiler
Anne babanın ayrılık süreci çocuk için sancılı geçmeye aday ve duygusal travmalara müsait bir olaydır. Gerek boşanma sürecinde gerekse ayrılık sonrası duygularını ifade edemeyen, doğru psikolojik destek alamayan çocukların depresyon, anksiyete bozuklukları, kişilik sorunları ve dikkat eksikliği gibi problemler yaşaması sıklıkla mümkündür.
Ebeveynlerin kendi duygusal sıkıntılarını çocuğa yansıtarak, çocuğun duygusal boşalımını sağlayamadıkları durumlarda yetişkinlikte psikolojik sorunlu bir birey, yalnız kaldığında kendini kötü hissedecek bir erişkin yetiştirilmiş olacaktır.
Ayrılmış anne babanın çocuğu, öncelikle yoğun bir korku ve endişe yaşar. Özellikle söz dinlemediklerinde ya da yaramazlık yaptıklarında terk edilme tehdidi alan çocuklarda üvey anne, üvey baba korkuları olabilir. Küçük çocuklar boşanma olayından sonra battaniye, oyuncak bebek, oyuncak hayvan gibi nesnelere sıkıca bağlanarak, onunla bütünleşme yoluna gidebilirler.
Boşanmanın çocuğa etkilerinden biri de kendini kötü hissetmedir. Bu en yaygın duygusal tepkidir. Çocuk, her şey en iyi şartlarda gerçekleşse bile artık anne ya da babadan biriyle yaşamayacaktır. Hiç kimse gerçek anne babanın yerini dolduramaz. Nedenli nedensiz sık sık ağlama nöbetleri, yalnız kalma isteği, genel bir durgunluk hali, neşesizlik, üzüntülü yüz ifadesi, eskiye oranla daha az konuşma, okula gitmekten kaçınma, arkadaşlarıyla olmak istememe, sık sık dalıp gitme, gündüz düşleri kurma, eskiden hoşlandığı ve zevk aldığı aktivitelerden soğuma, çabuk sinirlenme, öfke nöbetleri ve saldırgan davranışlar kendini kötü hissetmenin sonuçlarıdır.
Anne ya da baba çocuğu anladığını hissettirmediği takdirde psikolojik sorunlar derinleşir. Niye ağlayıp duruyorsun, dünyanın sonu mu geldi, ağlarsan annen (ya da baban) geri mi gelecek gibi yaklaşımlar tamamen olumsuz etki yaratacaktır. En iyi yaklaşım çocuğu anlayışla karşılamak, duygularınızı objektif olarak çocuğunuzla paylaşmak, bunun yaşanması gerektiğini, çocuğun duygularının da normal olduğunu ona iletebilmektir.
Boşanma sonrası çocuğun tepkilerinden biri de öfke ve kızgınlıktır. Öfkesini her ortamda dışa vurabilen çocuk kendisine, anneye ya da babaya öfkeli olabilir. Evde ebeveynlere, okulda öğretmen ve arkadaşlarına agresif davranışlar, bağırıp çağırmalar gösterebilir. Arkadaşlarıyla hiç yoktan kavga çıkarabilir.
Öfke aslında psikiyatrik ve psikolojik anlamda travmaya karşı yaşanması gereken bir duygudur. Öfkenin dışa vurumu tamamen baskılanmamalıdır. Çocuğu sakin bir şekilde dinleyerek öfkesini dindirmeye yardımcı olmak en iyi yoldur. Duygularını ifade etmesine izin verilmeyip, sindirilip korkutulan, bastırılan çocuk öfkesini içine atacak, bu da içe kapanmasına ve kendini toplumdan tecrit etmesine yol açacaktır.
Suçluluk duygusu da boşanma sonrası çocukları sıklıkla etkiler. Çocuklar kendilerini dünyanın merkezinde sandıklarından, anne babanın ayrılmasında hiçbir rolleri olmamasına rağmen, bu ayrılıkta büyük payları olduğuna inanırlar.
“Yaramazlık yapmasaydın baban evden gitmezdi”, “iyi çocuk olup, derslerine çok çalışsaydın kavga edip ayrılmazdık” gibi yaklaşımlar büyük hatadır. Çocuğu suçlayıcı ve ayrılığın kendi hatasından olduğunu ima edici her tür davranıştan kaçınılmalıdır.
Suçluluk duygusu altında ezilen çocuk bir dönem sonra kötü giden her şeyin sorumlusu olduğuna inanacak, her hatayı üzerine alacaktır. Bu da psikiyatrik sorunlarda önemli bir faktördür.
Ebeveyn ayrılığı çocuklarda yoğun bir yalnızlık duygusu da yaratır. Eski hayat artık geri gelmeyecektir. Yeni ev, yeni okul, yeni bir ebeveyn, yeni arkadaşlar büyük bir stres kaynağıdır. Anne ya da babanın kendi sıkıntılarını çocuğa yansıtarak, çocuğa karşı oluşacak bir ilgisizlik durumunda çocuktaki yalnızlık duygusu pik yapacaktır.
Boşanmanın çocuk üzerindeki etkilerinden biri de reddedilme duygusudur. Anne babası boşanan çocuk sanki onların kendisinden de boşandıklarını sanabilir. Eşlerin birbirlerine karşı yaşadıkları terk edilme, reddedilme duygusunu çocuk da kendi üzerinde hissedebilir. Bunu önlemenin yegâne yolu çocukla daha sık beraber olmak ve beraber olunan zamanı dolu dolu geçirmektir.
Anne babası ayrılan çocuklar duygusal ve motor gelişimlerinde gerileme gösterebilirler. Daha önce tuvalet eğitimini tamamlamış çocuk altını ıslatmaya başlayabilir. Parmak emme, tırnak yeme, bir şeye karşı tutturma, istediği olmazsa kendini yerden yere atma, bağırıp çağırma davranışları gerileme işaretleridir. Bu belirtilerin normalde kısa sürmesi ve kendiliğinden geçmesi beklenir. Sorun uzun süre devam edecek olursa vakit geçirmeden psikiyatrist desteği alınmalıdır.
Uyku sorunları da boşanma sonrası birçok çocuk için psikiyatrik yardım istemeye yol açabilir. Uyumak istememe, uykuya dalma güçlüğü, sık sık uyanma, gece korkuları, kâbuslar en sık gözlenen uyku sorunlarıdır. Çocuk ebeveyni ile yatmak isteyebilir. Gece uyanarak anne babanın yatağına gelmek isteyebilir. Uyku kalitesi bozulan çocuk okulda, oyunda ve farklı gündüz aktivitelerinde performans düşüklüğü yaşar.
Yukarıda bahsettiğimiz belirtiler aslında çocukta depresyon belirtileridir. Depresif duygu duruma giren çocuğa mutlaka psikiyatrik yardım verilmelidir.
Ayrılma ve boşanma olayı bazı çocuklarda ileri derecede mastürbasyon yapma şeklinde dışavurum gösterebilir. Toplum içinde ve aileyi rahatsız edecek ortamlarda mastürbasyon çoğu kez psikiyatrik destek gerektirir.
Dikkatini toplayamama, derslere karşı ilgisizlik, dalıp gitmeler nedeniyle okul başarısında düşme de sıklıkla karşılaşılan sorunlardandır. Bu çocuklar arkadaşlarıyla sık kavgaya tutuşabilir, ani öfke patlamaları ve geçimsizlik gösterebilirler. Oyunlara, sportif faaliyetlere katılmak istemeyebilirler, teneffüslerde sınıfta yalnız kalmayı tercih edebilirler. Bu gibi durumlarda çocuğu bir müddet okula göndermemek sıklıkla yapılan hatalardandır. Bu durum okula istek ve sevgiyi azaltacak, okula başladığında da uyum sorunlarına neden olacaktır.
Bazı çocuklar da ayrılma bunaltısı nedeniyle okula gitmek istemez, annenin başına bir şey geleceği endişesiyle onun yanında kalmak ister. Okula gitse dahi büyük endişe duyar, sık sık telefon açma gibi yollarla ondan haber almaya çalışır.
Boşanma sonrası çocuklar bazen yoğun bedensel yakınmalar gösterebilirler. Baş ve karın ağrıları, bulantı ve kusma, kas krampları en sık görülen bedensel yakınmalardır. Bu şikâyetler psikolojik kökenli olmakla birlikte, isteyerek ve dikkat çekme amaçlı değildir. Şikâyetleri görmezden gelmek ve çocuğu suçlamak büyük hata olacaktır.
Her türlü yeme sorunu da boşanma sonrası çocuklarda gözlenebilir. İştahsızlık, anoreksi, bulimia ve aşırı iştah görülebilir.
Görüldüğü üzere boşanma çocuklar üzerinde travmatik bir olaydır ve boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri büyüktür.
Boşanma kararı alındığında ideal olan, en kısa zamanda bu kararın anne baba birlikte çocuğa açıklanmasıdır. Boşanma ile ilgili detaylara fazla girilmemeli, bunun daha doğru olacağına inandıkları belirtilmeli, çocuğun soru sormasına izin verilmeli, birbirlerini suçlamadan kısa ve doğru yanıtlar verilmelidir. Çocuğun geleceği ile ilgili planlar mutlaka net olarak açıklanmalıdır. Kiminle nerede kalacak, diğer ebeveynle ne zaman, nerede, ne sıklıkla görüşecek belirtilmelidir.
Çocuktan ayrı olan ebeveyn, çocuğu düzenli aralıklarla mutlaka görmelidir. İlgi ve sevgisini almak, maddi imkânları önüne sermek demek değildir.
Her çocuk ayrılan anne babasının bir gün tekrar birleşecekleri hayalini kurar. Bu ümidi hiçbir zaman yitirmek istemezler. Bu hayallere müdahale etmek doğru değildir, fakat ileride hayal kırıklığı yaratacak ümit verici yaklaşımlardan, bu hayalleri beslemekten de kaçınılmalıdır.
Ebeveynler boşanma sonrası çocuklarının duygu dünyalarını, psikolojik durum ve davranışlarını yakından izlemekle sorumludurlar. Doğabilecek sorunlara karşı uyanık olmak ve erken psikiyatrik-psikolojik destek çocuklarımıza karşı ebeveynlik görevimizdir.
Psikiyatri Antalya, Antalya Psikoterapi Merkezi.
Psikiyatrist Filiz Uluhan.