Gebelik ve Doğum Sonrası Depresyonda Tedavi
Depresyonla yaşamın her döneminde karşılaşmak mümkündür. Şiddetine göre oldukça yıkıcı sonuçlar doğurabilen, hatta ölüme bile götürebilen psikiyatrik bozukluklardan olan depresyon, gebelik ve doğum sonrası dönemde anne ve gelişmekte olan bebeğe olan etkileri nedeniyle tanı ve tedavide özel öneme sahiptir.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi olarak gebelik ve doğum sonrası depresyonlarda tedavi yaklaşımını özetleyerek danışanlarımızın ve hastalarımızın aklındaki sorulara yanıt verme amacındayız.
Gebeliğinde depresyonu olan kadının gebelik ve doğumla ilgili komplikasyonlara uğrama olasılığı artmakta, anne karnındaki bebeğin ileriki yaşam dönemlerinde ruhsal ve fiziksel hastalıklara yakalanma riski yükselmektedir.
Annede depresyon belirtilerinin erken fark edilmesi ve tedavinin zamanında yapılması gebelik ve doğum sonrası oluşabilecek sorunlar açısından çok önemli olup, tedavisiz kalmanın yaratacağı sorunlar ile seçilecek tedavi yönteminin oluşturabileceği riskler psikiyatrist tarafından aileye sunulmalı, ne yapılacağına birlikte karar verilmelidir. Özellikle kar zarar dengesini gözetirken ruhsal ve fiziksel açıdan sağlıklı olmayan annenin, bebeğinin de iyi ve sağlıklı olmasının pek mümkün olmadığı konusunda pek çok bilim insanının hemfikir olduğu göz önüne alınmalıdır.
Önceden depresyon geçirmiş, ailede depresyon öyküsü olan, travmaya uğramış, aile içi sorunları olan, yetersiz sosyal desteğe sahip ve sosyoekonomik düzeyi düşük kadınlar gebelik ve doğum sonrası depresyon riski açısından dikkatle değerlendirilmelidir.
Gebelikte psikotrop ilaç kullanımı anne babada çoğu kez büyük endişeye sebep olur. İlaç kullanımı bebekte malformasyon riskini bir miktar arttırsa da hiç ilaç kullanmama halinde bile bir miktar risk olduğu bilinmelidir.
Düşük yapma, erken doğum, yenidoğan konvülziyonu, kalp deformasyonları, pulmoner hipertansiyon gebelik döneminde antidepresan kullanımına bağlı gelişebilecek komplikasyonlardandır. İlaç kullanımı açısından en riskli dönem ilk 3 aydır.
Tedavi edilmemiş depresyonda düşük riskinde artma, rahim içi gelişme geriliği, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, bebekte uyku problemleri, bebekte ileri yaşlarda depresyon ve otizm gelişme riski, büyüme ve gelişme geriliği, davranım bozuklukları ve suça yatkınlıkta artma, annede sigara ve madde kullanımına eğilimde artma, bedensel hastalıklara eğilim, doğum sonrası bebeğe bakım vermekte zorlanma, doğum sonrası depresyonu geçirme olasılığında artma riskleri de gebelikte ve/veya doğum sonrası ilaç kullanımına karar vermeyi aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık sarmalına sokmaktadır.
Hafif ve orta depresyonlarda ilaç dışı tedaviler önerilebilir. Kişilerarası psikoterapi ve bilişsel davranışçı terapi sıklıkla tercih edilen terapi yöntemleridir. Hareketsiz kalmamak, en basitinden günlük yürüyüş tarzındaki egzersizler bile depresyonun gerilemesine yardımcı olur. TMS (Transkraniyal Manyetik Stimülasyon) ve EKT (Elektro Konvülzif Terapi) gebelerde de kullanılabilir.
Aile ile görüşmede hasta ve yakınlarına hastalık ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verirken altın kural hiçbir zaman garanti bir doğru tedavinin olmadığıdır. Yarar zarar dengesi gözetilerek ortak bir tedavi şekline karar verilecektir.
Gebelik döneminde depresyon tedavisinde ilaç kullanmak gerekiyorsa en riskli dönemin ilk üç ay olduğu bilinmelidir. Gebeliğin ilk üç ayında mümkünse ilaç kullanımından kaçınmak, ilaç şartsa en düşük etkin dozda kullanmak uygun olur. İlaç kullanımı kadar tedavi edilmemiş depresyonun zararları da dikkate alınmalıdır. İlaç seçiminde klinik çalışmalarda görece daha güvenli olduğu saptanmış antidepresanlar tercih edilmelidir.
Gebede ya da yeni doğum yapmış annede daha önce psikiyatrik hastalık olup olmadığı, kaçıncı gebelik ve varsa önceki gebeliklerin nasıl seyrettiği, fetusun ya da bebeğin şimdiki sağlık durumu, ailede ruhsal hastalık öyküsü, ek tıbbi hastalıklar ve sosyal destek düzeyi soruşturularak risk düzeyi anlaşılmaya çalışılır.
Gebelik döneminde tedavisiz kalan depresyonun doğum sonu depresyon için en büyük risk etmeni olduğu bilinmelidir.
Doğum sonrası depresyonunda hastanın klinik durumu uygunsa emzirmeye devam edilmeli, tedavi planı buna göre yapılmalıdır.
Gebelik depresyonunda tedavi yaklaşımını özetlersek;
Temel prensip bireye özgü yaklaşımdır.
Hafif orta depresyonda psikoterapi, yaşamı düzenleme ve sosyal desteği arttırarak takip edilebilir. Gebe, daha önce ağır bir depresyon geçirmiş ise, şu anda hafif orta belirti gösterse bile antidepresan ilaç gerekebilir.
Orta ağır depresyonda ilaç tedavisi yanında psikoterapiler ve diğer tedavilerin birlikte kullanımı gerekli olabilir.
Kişi ilaç kullanmayı tercih ediyor, psikoterapi ve diğer müdahaleleri reddediyor ya da bunlara yeterli yanıt alınamıyorsa TSA, SSGİ veya SNGİ grubu bir antidepresana karar verilir. İlaç seçiminde kadının daha önceki tedavilerinde bu ilaçlara verdiği yanıt ve gebeliğin evresi, ilaçların gebelik ve fetus üzerinde bilinen olası etkilerine bakılır.
Doğum sonrası depresyonda tedavi yaklaşımını özetlersek;
Doğum sonrası dönem hem depresyon başlangıcı hem de mevcut depresyonun ağırlaşması bakımından riskli bir dönemdir.
Doğum sonrası depresyonu hafif belirtilerle seyrediyorsa psikoterapi ve sosyal destek ile tedavi sağlanabilir. Bunların yapılamadığı durumlarda belirtiler hafif bile olsa ilaç desteği verilmeli, psikotik bulgular ve intihar düşünceleri gibi belirtilerin varlığında yatış gerekebileceği bilinmelidir. Uyku düzeninin sağlanması tedavide şarttır.
Depresyon tedavisi görmekte olan kadınların da bebeklerini emzirmesi tercih edilir. İlaç kullanan kadınlarda da emzirmeye gerekli ilaç düzenlemeleri yapılarak devam edilebilir. RID dozu %10 ve altındaki ilaçlar emzirme döneminde güvenli sayılmaktadır. Antidepresanlardan sertralin ve paroksetin bu gruptandır. Ancak mutlaka risk/yarar analizi yapılmalı, ilaç kullanımı mutlaka psikiyatrist kontrolünde olmalıdır. Hiç kimse hekiminden habersiz ilaç kullanmamalıdır.
Gebelik ve doğum sonrası depresyon tedavisi:
1.) Psikososyal müdahaleler:
Kişilerarası ilişkiler psikoterapisi ve bilişsel davranışçı terapi gebelik ve doğum sonrası depresyon tedavisinde kullanılan temel psikoterapi yöntemleridir. Psikoterapiler tek başına ya da antidepresan ilaç tedavisi ile kombine olarak da kullanılabilir. Ortalama 8-15 seans terapi uygulanır.
Eşle iletişim, ailenin sürece katılımı ve desteği önemlidir. Bu amaçla çift ve aile terapileri de gerekebilir. Bazı kliniklerde grup terapileri de tedavide etkin olarak kullanılmaktadır.
2.) İlaç tedavisi:
Orta/ağır depresyonlarda, depresyona intihar düşünceleri ya da psikotik belirtilerin eşlik ettiği durumlarda, sosyal desteğin zayıf olduğu hastalarda ilaç tedavisi gerekebilir. Doğumsal anomaliler nedeniyle gebeliğin ilk üç ayı ilaç kullanma açısından en riskli dönemdir.
İlaç seçiminde seçici serotonin gerialım inhibitörleri (SSGİ) birinci tercihtir. Gebelik döneminde sertralin, sitalopram ve essitalopram göreceli olarak daha güvenli kabul edilmektedir. Trisiklik antidepresanlardan amitriptilin, nortriptilin ve imipramin, ayrıca mirtazapin ve venlafaksin de tedavide yeri olan ilaçlardandır.
Gebelik ve doğum sonrası depresyon tedavisinde ilaç kullanırken ana prensip her zaman ''etkin en düşük doz'' kuralıdır. Çoklu ilaç kullanımından kaçınılmalıdır.
Antidepresan kullanan bir kadın bebeğini emzirmek istiyorsa yine en düşük etkin doz kuralı ve RID'leri güvenli sınırlarda olan ilaçlar seçilir. Sertralin ve paroksetin en güvenilir sayılmaktadır. Sitalopram da güvenli ilaçlar arasındadır. Annenin bol su içmesi önerilir.
3.) Somatik ve ilaç dışı tedaviler:
EKT gebelik döneminde öncelikli tedavi olmamakla birlikte gereğinde kullanılmaktadır.
TMS ile ilgili bilgiler tam yeterli değildir.
Egzersiz ve uyku düzenlemesi gebeler ve doğum sonu depresyonlarda tedavide mutlaka olmalıdır.
Asla yapılmaması gereken ise gebe veya doğum sonrası depresyonlu bir annenin tedavisiz bırakılmasıdır.
Altın kural bireye özgü tedavi şeklini yapmaktır. Her anne kendi içinde değerlendirilmelidir.
Doktorunuza danışmadan kesinlikle ilaç kullanmayınız.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Psikiyatri Uzmanı ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.