Depresyon ve Alkol Madde Bağımlılığı
Depresyon ve alkol/madde bağımlılığı sık rastlanan psikiyatrik bozukluklardan olup, her iki hastalık birbirine eşlik edebilmekte, birliktelikleri teşhis ve tedavide güçlükler yaratabilmektedir.
Alkol/madde bağımlılığı ve depresyonun birlikte bulunduğu vakalarda hastalığın şiddeti ağırlaşır, gidiş ve sonlanış özellikleri kötüleşir, hastada ağır sağlık sorunları gelişme riski artar.
Alkol ve madde kullanımında depresyona sıklıkla rastlanmaktadır. Burada depresif belirtilerin alkol ya da madde kullanımına bağlı olup olmadığının tespiti önem kazanmaktadır. Alkol/madde kullanımına bağlı depresyonlarda intoksikasyon veya kesilme sendromuna ilişkin öykü, fizik muayene ve laboratuar bulguları olmalı, depresyon intoksikasyon veya kesilmeyi takiben bir ay içinde ortaya çıkmalıdır.
Depresyonlu hastaların rahatlamak için kendi kendilerine alkol ya da madde kullanabilmeleri gözden kaçırılmamalı, ayırıcı tanıda dikkate alınmalıdır.
Madde kullanım bozukluğunda depresyon geliştiğinde intihar girişimlerinde görülen artış önemli bir halk sağlığı sorunudur. Psikiyatrist ve aile bu konuda uyanık olmalıdır. Madde kullanıcılarında depresyonun intihar riskini arttırdığı birçok çalışmada sabittir.
Alkol/madde bağımlılığı kaynaklı depresyon tanısında her iki hastalığın başlangıç yaşları, kronolojik sırası, maddenin ya da alkolün kullanılmadığı zamanlarda depresif belirtilerin olup olmadığı ve aile öyküsü önemlidir. Tedaviye cevap vermeyen depresyonlarda alkol/madde kullanımı akla gelmelidir.
Uzun yıllar alkol/madde bağımlılığında depresyon tedavisine gerek olmadığı fikri kabul görse de günümüzde alkol ve madde bağımlılarında eşlik eden depresyonun tedavi edilmesi gereğine inanılmaktadır.
Ektanılı hastalarda antidepresan verilecekse yeterli dozda verilmeli, en az altı hafta kullanılmalı ve tanı klinik ölçütleri karşılamalıdır.
Alkol/madde kullanımı ve depresyon birlikteliğinde tedavide temel ilke birincil konumdaki bozukluğun tedavisinin önce yapılmasıdır. Arındırma tedavisi yapmadan depresyon tedavisinin güçleşeceği de bilinmelidir. Burada çelişkiler görülse de eşlik eden alkol veya madde kullanımının depresyon tedavisine bir engel olarak görülmemesi gerektiği son yıllarda genel kabul olmuştur.
Madde/alkol kullanımında depresyon tedavisinde psikososyal tedaviler başa alınarak ilaç tedavilerine geçilmelidir. Benzodiazepinler tolerans geliştirme ve bağımlılık oluşturma riskleri nedeniyle, madde kullanıcıları tarafından kötüye kullanımı mümkün ilaçlar olduğundan, zorunlu durumlarda düşük dozda ve kısa süreli kullanılmalıdır. Bilişsel davranışçı terapi tedavide mutlaka kullanılmalı, depresyonda düzelme görülmezse antidepresan ilaç başlanmalıdır. Antidepresan ilaçlar depresyonu tedavi etmede oldukça etkili olmakta, aynı zamanda antidepresan ilaç ile madde kullanım miktarı da azalmaktadır. Antidepresan kullanımı uzun vadede tek başına alkol/madde bağımlılığı üzerinde kısıtlı etkiye sahiptir. Bu nedenle bağımlılığa yönelik özgül psikososyal ve farmakolojik tedaviler şarttır.
Kullanılan maddeyle antidepresan ilacın etkileşimine hekim olarak dikkat edilmelidir. Maddeyle etkileşimi olduğu bilinen antidepresanlardan uzak durulmalıdır. SSRI grubu antidepresanlar genelde ilk tercih olarak seçilirler.
Alkol bağımlılığında depresyon tedavisi:
Trisiklik antidepresanlar ve serotonin geri alım inhibitörleri tedavide denenmiş, SSRI grubu daha etkin bulunmuştur. İmipramin, desipramin, fluoksetin, sertralin ile yapılmış çalışmalarda olumlu sonuçlar görülmüştür. Depresyonu belirgin hastalarda SSRI grubu antidepresan kullanımı çoğu vakada önerilmektedir. Alkol yoksunluk döneminde gözlenen depresif belirtiler gerçek depresyon ile karıştırılmamalıdır. Depresyon belirtilerinin yoksunluk dönemini takiben iki haftadan uzun sürdüğü durumlarda depresyon tanısı konmalıdır.
Opiyat bağımlılığında depresyon tedavisi:
İmipraminin hem depresyon hem de madde kullanımını azalttığına dair çalışmalar mevcuttur. SSRI kullanımı da güncel çalışmalarda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Kokain kullanımında depresyon tedavisi:
Kokain bağımlılarında depresyon mutlaka gelişir ve kendine zarar verici davranışlar daha sık gözlenir. Antidepresanlar kokainin azalttığı dopamin, serotonin ve noradrenalini arttırarak etki ederler. Antidepresan ilaçlar kokaine eşlik eden depresyonlarda hem kokain kullanımını azaltır hem de depresif belirtileri düzeltirler. Desipramin, imipramin, venlafaksin, fluoksetin ile yapılmış çalışmalar vardır.
Nikotin bağımlılığında depresyon tedavisi:
Nikotin psikiyatrik hastalıklarda en fazla kötüye kullanılan maddedir. Nikotin bağımlılığı depresyon birlikteliğinde bilişsel davranışçı terapi ile birlikte bupropion, nortriptilin, fluoksetin gibi antidepresanlar hem sigarayı bırakmada hem de depresyonu düzeltmede etkili olurlar.
Özetlersek; madde bağımlılığı ile depresyonun birbirine eşlik ettiği vakalarda her iki bozukluk ayrı ayrı değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir. Birçok vakada yatarak tedavi ihtiyacı olabilir.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Depresyon Tedavisi Antalya.
Psikiyatrist ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.