Cinsellikte Doğrular ve Yanlış Bilinenler
1- Cinsel ilişkide penis boyu önemli değildir. Kadınların yalnızca %1’lik kısmı penis boyunun “çok önemli” olduğunu söylemiştir. Dünya nüfusu ortalama penis boyu 13 cm olarak kabul edilmekte, 9 cm ve altı küçük, 16 cm ve üstü büyük kabul edilmektedir. Vajina kanalın dış 3’te birlik kısmı, yani ilk 4 cm’i uyarılacak sinirlere sahiptir yani büyük veya küçük, her erkek kadınların uyarılmasını sağlayabilmektedir. Burada önemli olan nereyi uyaracağını ve nasıl davranacağını bilmektir.
2- Erkeklerin kadınlardan daha çok sekse düşkün olduğu bilgisi yanlıştır. Kadın ve erkek aynı oranda seksi düşünür ve ister. Bu iki taraf için de ne ayıptır, ne de utanılacak bir şeydir. Cinsellik gayet doğal ve güzel bir şeydir.
3- Evlendikten sonra mastürbasyonun bitmesi veya azalması gerekmez. Erkeklerin %85’i kadınların %45’i evlendikten sonra daha sık mastürbasyon yaptıklarını ifade etmiştir. Mastürbasyon son derece doğal bir aktivite olup, utanılacak, ayıplanacak bir yanı yoktur. Çiftler cinsel yaşamlarını renklendirmek adına karşılıklı mastürbasyona yönlendirilebilir.
4- Erkekler her daim cinsel ilişkiye hazır makineler değildir. Erkek de cinsel ilişkiyi istememe, yorgun olma, üzgün olma, romantizm veya erotizm isteme hakkına sahiptir. Erkeklerin her daim cinsel ilişkiye hazır olduğu inancı erken boşalma ve iktidarsızlığın en büyük sebeplerindendir.
5- Erken boşalma genellikle psikolojik sebeplerle ortaya çıkan bir sorundur. Bir rahatsızlıktan, anormallikten, yetersizlikten ziyade yanlış bir alışkanlıktır. Cinsel birleşme öncesi gerçekleşen boşalma “ileri erken boşalma”, 3 dakika veya daha az süren birliktelik sonrası boşalma “erken boşalma” kabul edilmektedir. Normal bir cinsel birlikteliğin ortalama süresi 8–15 dakikadır. Erken boşalma belirli alıştırmalarla veya psikoterapiyle önlenebilen bir sorundur.
6- Pornografi her şey gibi aşırıya kaçmadığı sürece zararlı, sakıncalı ve kaçınılması gereken bir şey değildir. Cinselliğin diğer bütün alanları gibi utanılacak bir yanı yoktur. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki çiftlerin cinsel yaşantılarını renklendirmek amacıyla az ve orta sıklıkta kullanıldığında cinsel ilişki sıklığında ve kalitesinde artış gözlenmiştir. Ancak yine bütün diğer konularda olduğu gibi çiftlerden birinin zorlamasıyla yapıldığında yarardan çok zarar vermektedir.
7- Cinsel yaşantıda çıkıntılar yaşamak bir bozukluğun, anormalliğin, eksikliğin göstergesi değildir. Diğer birçok sağlık sorunu gibi herkesin yaşayabileceği sorunlardır. Kadınların %40-50’si erkeklerin %20-30’u cinsel sıkıntılar yaşamaktadır. 35–40 yaş sonrası yaşanan sıkıntılar çoğunlukla diyabet, hipertansiyon, damar hastalıkları, hormonal sorunlar gibi organik temellidir. Daha erken yaşlarda cinsel sıkıntılar ilişkideki sorunlar, performans kaygısı, depresyon, çirkin olduğunu düşünme, kendini güzel bulmama gibi psikolojik sebeplerle oluşur.
8- Cinsel hayatın ileri yaşlarda bittiği düşüncesi son derece yanlıştır. Cinsel ilişki bir çiftin birbirlerine olan sevgilerini göstermesinin en güzel yollarından biridir. Biyolojik sebeplerle cinsel ilişki sıklığı azalsa da cinsel ilişkinin tatminin ve kalitesi değişmemektedir. 60–80 yaş arası çiftlerde erkeklerin %60’ı kadınların %64’ü cinsel hayatından memnundur.
9- Cinsel ilişki esnasında partner yerine başka birini düşünmek çoğu zaman suçluluk, pişmanlık vs. gibi hisler uyandırmaktadır. Hâlbuki cinsel ilişki esnasında başka birisini düşünmek cinsel ilişkiyi canlandıracak ve renklendirecek birçok fanteziden bir tanesidir. Çift birbirini seviyorsa ve ilgi duyuyorsa utanılması sakınılması gereken bir durum değildir. Kişiler fiziksel olarak aldatmadıkları sürece bu tarz durumlar cinselliğe renk katacaktır.
10- Cinsel ilişki yalnızca erkeklerin zevk aldığı, istediği bir şey değildir. Kadınların da cinselliği düşünmesi, cinsel ilişki istemesi, bundan keyif alması son derece doğal ve normaldir. Bir kadının cinsel istekleri olması ayıp ve utanılacak bir şey değildir. Bu sebeple bir kadının cinsel ilişki başlatması onu arsız veya ahlaksız yapmaz. Cinsel ilişki iki tarafı olan bir eylemdir, bundan iki taraf da keyif almalı ve istemelidir.
11- Çok fazla cinsel ilişkinin kadını yıprattığı, bacak ve karın kaslarını gevşettiği, sağlıksız olduğu inancı yanlıştır. Bunun tam aksine düzenli bir cinsel hayat bağışıklığı güçlendirir, kalp-damar sağlığını korur, felç riskini azaltır, kemikleri güçlendirir, adet sancılarını azaltır ve adet günlerini düzenler, vücudu sıkılaştırır.
12- İlişki esnasında veya öncesinde erkeğin yaşadığı ereksiyon/sertleşme sorunları erkeğin partnerini çekici veya güzel bulmadığını göstermez. Sertleşme sorunları kalp ve damar hastalıkları gibi fizyolojik nedenlerle olabileceği gibi performans anksiyetesi, ilişkiye hazır olmamak gibi psikolojik nedenlerle olabilir.
13- Menopoz sonrasında cinsel hayat bitmez. Menopoz hormonlarda değişiklikler yapsa da cinsellik yalnızca hormonlarla açıklanabilecek bir şey değildir. Bu sebeple menopoz sonrası cinsel hayat biter diyemeyiz. 50 yaş üstü kadınların %70’inden fazlası istek azalması da dâhil olmak üzere cinsel hayatlarında hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını ifade etmişlerdir.
14- Cinsel ilişkinin yalnızca penisin vajinaya girmesi anlamına geldiği yanılgısı vardır. Hâlbuki cinsel ilişki penisin vajinaya girmesi ile birlikte içerisinde güzel sözler, oyunlar, dokunuşlar, öpücükler vs. gibi birçok öğeyi barındıran bir bütündür ve sağlıklı bir cinsel ilişki için bu öğelerin hepsi gerekli oranda kullanılmalıdır.
15- Cinselliğin içgüdüsel olduğu, sonradan öğrenilemeyeceği ve geliştirilemeyeceği düşüncesi yanlıştır. Cinsellik koşmak gibi, yüzmek gibi içgüdüsel bir aktivite olup, çalışarak ve öğrenerek daha başarılı olunabilecek bir aktivitedir.
16- Erkeklerin duygularını belli etmediği, kadınların erkeklerden daha duygusal olduğu fikri de yanlıştır. Cinsel ilişki iki tarafa için de hem fiziksel hem ruhsal bir aktivitedir. Cinsel ilişkinin doyurucu olabilmesi için iki boyutta da olması gerekir. İçerisinde his ve duygu barındırmayan cinsel ilişki iki taraf içinde mastürbasyondan farksızdır.
17- Cinsellik doğuştan ve içgüdüsel bir temele sahip olmasına rağmen öğrenilmez ve geliştirilmez değildir. Erkekler ve kadınlar doğuştan nasıl çocuk yapacaklarının bilirler ancak eşlerini nasıl tatmin edeceklerini sonradan öğrenirler. Cinsellik pratikle ve eşlerin birbirini daha iyi tanımasıyla gelişen ve güzelleşen bir şeydir. Bu sebeple bir erkeğin her koşulda bir kadını tatmin etmesini beklemek yanlıştır.
18- Cinsel fanteziler ayıp, yanlış veya ahlaksız değildir. Eşlerin cinsel hayatlarını renklendirmesine, birbirlerini daha iyi tanımasına, daha sağlıklı bir cinsel hayat yaşamalarına yardımcı olan, zararsız ve sağlıklı bir yöntemdir.
19- Oral seks herhangi bir zararı olmayan, sağlıklı ilişkilerde mevcut bir cinsel ilişki biçimidir. Cinsel hayat renklendirmek adına eşlerin birbirleriyle yapmaları tavsiye edilir.
20- Kadının cinsel ilişki esnasında pasif/edilgen olması gerektiği, erkeğinse aktif/yöneten konumda olması gerektiği inancı son derece yanlıştır. Kadın ve erkek iki rolde de olabilir ve roller zaman zaman değişebilir. Renkli ve sağlıklı bir cinsel hayat için kadın da erkek de aktif olmalıdır.
21- Cinsel hayat yani cinsel ilişki kalitesi ve sıklığı çiftlerin birbirlerine karşı duydukları sevginin bir göstergesi değildir. Birbirini çok seven çiftlerin kötü bir cinsel hayatı olabilir. Bu son derece doğal olmakla birlikte önlenecek ve düzeltilebilecek bir durumdur.
22- Kadınların hamileyken ve doğum sonrasında cinsel isteklerinin azaldığı ve cinsel hayatlarının bittiği inancı son derece yanlıştır. Doğumun hemen ardından hormonal değişimler nedeniyle istek azalması görülmesine rağmen bu durum kısa sürelidir.