Kendini Gerçekleştirme Yolculuğu
İnsanın yaşamı, varoluş ve kendini gerçekleştirme seçimi, pek çok film, kitap ve sanat eserlerinin ana konusu olmuştur çoğu zaman..Klasik olanlar da zengin anlatımları, öykülemeleriyle belleklerimize kolaylıkla yerleşir, tadı damağımızda, hatırladıkça yeniden coşkumuzu harekete geçirir.
Önceki gün The Croods filmini seyrettim. ..İlkel savunma düzeneklerinden olgun düzeneklere geçişi, mizahıyla, adanmışlıkla, diğergamlıkla, cesaretle ve yüceltmelerle.. Kendini gerçekleştirme yolculuğunu hem kurgusu ve hikayesiyle, hem de görselliğiyle çok güzel anlatıyor.. Geçmişten gelen, başkalarının korkularıyla belirlenen kalıpların yolumuzu nasıl tıkadığı, karanlıklarda, kısır döngüde, kuru, cansız bir hayata mahkum bıraktığı.. Korkudan kaynaklanan mücadeledeki yorgunluğun kötü ve boşuna bir yorgunluk oluşu..
Yaşanmayan bir yaşamın, kader olarak yaşandığı. Ancak ışığa, aydınlığa doğru giderek, korkularla yüzleşme ile.. Kendi varoluşunu yaşamanın risklerle dolu, ancak giderek canlanma, güzelleşmenin.. Yaşamın, sorumluluğu alarak aklı kullanmak, düşünmekle olduğu.. Ve ancak o zaman, kendimizi canlı yaşayabildiğimizi.. Bizim için hangisi olacağını belirleyen ise, yine onu anlama ve anlamdırma şeklimizle, kendimiziz..
Kendini gerçekleştirme sorumluluğu ile hem kompozisyonu hazırlayan, hem de kompozisyonun kendisi olmak durumundayız insan olarak. Amacı olan, giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan bir kompozisyon gibi. ‘Ayrı ayrı parçaları, nesneleri, ögeleri en iyi şekilde yerleştirmek’ anlamında mimarlık, müzik, sanat, edebiyat gibi hemen her alanda kompozisyon kullanılır.. Kompozisyonu hazırlayan kişi kendi yaratıcılığını kompozisyona yansıtır. Biz de serim, düğüm, çözüm basamaklarından geçiyoruz sanki... Ancak biz, kendini gerçekleştirme yolculuğunda giriş, yani serim bölümünde henüz amacın farkında değiliz. Serim yapıldığının bilincinde değiliz, çevresel etkenler ve genetik özelliklerin önemli ölçüde etkisi altında kalıyoruz.
Gelişme aşamasında düğüm ortaya çıktığında.. Şaşırıyoruz.. ’Nereden çıktı’ şimdi bu düğüm.. Ve ‘neden’ diye soruyoruz. ‘Neden düğüm var, çözülmüş bulmalıydım’ diye isyanlarda. Ancak bu isyan bize pek bir şey kazandırmıyor. Yalnızca yaşayabileceğimiz anları kaçırmış olmak yüzünden, daha büyük bir acı daha ekliyor. Düğümü anlama ve çözme ya da öylece bırakma seçimlerine sahip olduğumuzun ayırımına varmak bile epeyce uğraştırıyor..
Düğümü çözmeye çalışmanın zorluğunu sezinlediğimiz yerde, rahatlık isteğimiz emek vermekten uzaklaştırmaya çalışıyor bizi. Ve öylece bırakırsak düğümü, yani kendimizi atalete teslim edersek, kendini gerçekleştirmeden, potansiyelini yaşayamadan ilerliyoruz. Bu defa içimizdeki tohumun isyanları başlıyor.. Taa derinden, tohumumuz açılmak, büyümek, ürün vermek için zorluyor ve ne kadar kaçsak da gerek bedensel, gerek ruhsal yolla, bir yolla, ‘’hadi açılmama izin ver de, rahatlayayım’’ diye mesaj gönderiyor.
Bazen kötü başladı diye umutsuzlukla, bazen de çok güzel başlangıçlar olduğu halde, giderek ilgisiz, emeksiz bırakılan, tadsız, tuzsuz hale gelen bir gelişme ve sonlanma ortaya konabilir, keyfimiz kaçar. Bazen de, hani bir yazar, şair, besteci, şarkıcı yazmaya ya da söylemeye düşünmeden başlar, çalakalem karalar, mırıldanır.. Sonra hissetmeye ve farkına varmaya başladıkça açılır, ilham geldikçe coşar. Yazı, müzik canlı, hayat dolu bir ritm ve anlatımla gelişme ve sonuç bölümüne ilerler.. Sonuç anlamlı, keyiflidir.. Yaratılan eserin ahengi, tadı, güzelliği hissedilir ve hissettirilir..
Biz de başlangıçta, yani erişkin oluncaya kadar pek de bilinçli olmadığımız halde sorumluluğu kabul edip, ele aldığımızda, eserin canlanmaya başlamasında olduğu gibi can bulur, kendimizi olanca canlılığımızla yaşama imkanı buluruz. Günlük deneyimlerdeki neşe ve memnuniyetimiz kadar bağlanma duyumumuzla ilgili anlam arayışına cevap aramakla da canlılığımız başlar. Varlığımız bir eser, bir kompozisyon olarak düğüm aşamasındadır. Ancak düğümde anlamak yeterli değil. Çoğumuz mutluluk ve yaşamın anlamını merak eder, üzerinde çok düşünürüz. Bu iyidir. İyi bir bilgiye ulaşmamızın başlangıcı olur. Ama insanoğlunun en büyük zorluklarından biri geliyor hemen arkasından. Bilgiyi aldık, öğrendik, bildik. Çok şey bilmek yeterli değil.
Canlılığımızın iyice belirgin halde yaşanır olması için, kendimize karşı dürüst olmamız ve eyleme geçmemiz gerekli. Bizi gerçekten çözüme götürecek olan, bildiklerimiz ve inandıklarımızla yaşamamız. Ancak o zaman başlangıçtaki zorluk, sıkıntı keyife dönüşmüştür. Yeniden yaşanabilecek zorluklara emek vermek artık daha kolaydır. Güvenle ve umutla irade gücü ortaya konur, amaç edinilir, yaratıcılık, beceriler, yetenekler ortaya konur. Böylece her iş lezzetine, keyfine varılan bir oluş haline gelebilir.
Kompozisyonun böyle güzel olabilmesi, doyumlu, güçlü, mutlu, üretken olmak ruh sağlığını korumaya özen göstermekle mümkün ..Psikiyatri, ruh sağlığının devamı ve korunması, hastalıklar ortaya çıktığında da umut dolu, kendini terk etmeden ilerlemeye devam edebilme talebine karşılık veren bir bilimdir. Kendini gerçekleştirme çabalarındaki aksaklıklar hem bedensel, hem zihinsel, hem ruhsal hem de sosyal yaşamda önce hafif sıkıntılar, sonra bazı belirtilerden başlayarak, giderek artan bulgularla kendini gösterir..
Sorunun özelliğine göre, önce durumu belirleme ve tanıyı netleştirme için görüşmeler ve gerekli testler yapılır. Sonra duruma göre sadece psikoterapi yapılması önerilebilir. Bazı durumlarda da hem psikoterapi hem de ilaç tedavisiyle devam etme önerilebilir. Etkin ve kalıcı çözüm için en uygun tedavi yöntemi önerilir. Ancak unutulmamalıdır ki; ruhsal sorunların iyileşmesi bir ekip çalışmasının ürünüdür. Bu ekip çalışmasının asli elemanları da, bizlerle birlikte danışanımız ve en yakın aile bireyleridir. Ekip ne kadar canı gönülden çalışırsa, sonuç o kadar hızlı ve iyi olacaktır.
Kendini Gerçekleştirme Yolculuğu İçin Öneriler:
Kendini gerçekleştirmek için öncelikle hayatınızla ilgili sorumluluklarınızı üzerinize alma kararlılığı gösterin ve alın. Kendinize karşı dürüst ve samimi olun, sizin için önemli olan şeyi bilmeli ve ona odaklanmalısınız. Başkası olmaya çalışmayın, sadece kendiniz olun. Sokrat sorgulanmamış bir hayatın yaşamaya değer olmadığını söylemiştir. Çoğu insan hiç düşünmeden bir ömür geçirir. İstediği yola nasıl yakınlaşabileceklerini kendilerine hiç sormazlar. Kendini gerçekleştiren, mutlu insanlar hayatımdaki önemli şeye mi, yoksa önemli olarak sunulan şey üzerine mi odaklanıyorum diye sorar kendine..
Belirli bir hayat amacınız ve düşleriniz olmalı. Korku içinde yaşamak yerine amacınız ve düşleriniz için risk alın. Amacınız ve düşleriniz için, kendiniz için yorulmaya istekli olun. Bu sizi mutluluğa götürecek, iyi bir yorgunluk.. Kötü yorgunluksa kendin olmak dışında bir şey için çalışmaktan kaynaklanan yorgunluk. Kendinizi iyi yorgunluk için tekrar tekrar cesaretlendirin, motive edin. Başarısızlık anlarında seçiminiz yine iyi yorgunluk için, kendinizi cesaretlendirmek olsun.
Korkuyu yenmek ve olayları gerçekçi, nötr algılamak için çalışın. Hedefinizi bulup bulmadığınız konusunda gelişiminizi değerlendirin. Mahremiyete özen gösterin. Aşırılıktan uzak, doğal ve basit davranmaya çalışın. Yaşamı ciddiye aldığınız için verdiklerinizi, teşekkür beklemeden verin. ‘Şimdiki an’ yaşadığınız ve mutlu olduğunuz tek an.. Her an, her gün yaşamın verdiği her şeyi alın, kabul edin.. Her gün, her an verebileceğiniz her şeyi verin. Güzel olaylardan memnuniyet, olmayanlardan tecrübe edinin Kendinizin ve başkalarının kusurlarını kabul edin, düşmanlık ve alaycılıktan uzak, felsefi bakış açısına dayanan mizahı kullanın. Sorunların çözümüne öncelik verin. Üretken olmaya çalışın.
Olayların uzun vadede sonuçlarını tahmin ederek planlı, programlı davranın. Derin, güçlü bağlar geliştirin. Kapsayıcı olun. Çevrenizle ciddi ve etkili biçimde ilgilenin. Bizden önce de, bizden sonra da devam edecek bir şeyle bağlantılı olma ihtiyacımızı doyuran en güçlü yol, hayatımızı bulduğumuzdan daha güzel bir dünya bırakmaya adamaktır. Böylece hayat zincirine, geleceğe ve geçmişe bağlanarak kendini gerçekleştirme yolculuğunu tamamladığımızda, aktarılan güzelliklerle, sadakat gösterebilmek, sevgiyi üretmek, paylaşmakla ortaya çıkan üründen memnunuz tüm duyularımızla doyumlu ve huzurluyuz, mutluyuzdur..
21.04.2013